Telefon
WhatsApp
Çiftçi Bir Kilo Buğdayla Ekmek Alamıyor!

300 X 250 Reklam Alanı

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, Tekirdağ’da düzenlenecek olan miting öncesinde tarladaki çiftçilerle bir araya gelerek buğday hasadı yaptı.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel yaptığı konuşmada şu ifadelere yer verdi;

“ÇİFTÇİ PERİŞAN DURUMDA; BİR KİLO BUĞDAYLA EKMEK ALAMIYOR”

“Bu ülkede çiftçi yoksa ekmek yoktur. Tekirdağ’ın çiftçisi perişan durumdadır. 23 yılda çiftçi sayımız 500 bin azaldı. Bu iktidar geldiğinde 2,8 milyon çiftçimiz vardı. Bugüne kadar nüfusumuz 20 milyon arttı. Ancak çiftçi sayımız 500 bin artacağına, 500 bin azaldı. Bu iktidar döneminde olması gereken 1 milyon çiftçi kayıptır. Maalesef bu iktidar geldiğinde çiftçilerin ortalama yaşı 30’lardaydı, şimdi ortalama çiftçi yaşı 58’dir. Genç çiftçilere gelecek sene sorulduğunda dört genç çiftçiden üçü ‘Asgari ücretli bir iş bulursam bir daha tarlaya girmem. Ekmem, dikmem’ demektedir. Türkiye tek başına kendi kendine yetebilen ülkelerden biriyken, bugün tarım da hayvancılık da artık bu mesleği yapmak isteyenlerin kalmadığı, duranların pişman olduğu, borç batağında yüzdükleri ve evlatlarının asgari ücrete bile razı olup buralardan kaçtıkları bir hale dönüşmüştür. Size buradan son diyeceğimi baştan söyleyerek çiftçilerle ilgili durumu özetleyeyim. Elbette o sandık gelecek. O sandıkla beraber yeni bir Cumhurbaşkanımız olacak. O Cumhurbaşkanı, sonuncusu gibi çiftçiye, köylüye ‘Al ananı da git’ diyen değil; birincisi gibi ‘Köylü milletin efendisidir’ diyen birisi olacak. Bugün Türkiye gıda enflasyonunun en yüksek olduğu Avrupa ülkesi. Bütün Avrupa’da ortalama gıda enflasyonu yılda yüzde 3. Oysa Türkiye’de yüzde 33. Böyle bir ülke. Bolluğun, bereketin çok olması gereken bir ülke, yüze 33 gıda enflasyonu ile uğraşıyor. Geçen sene yağmurlu, bereketli bir günde buğday fiyatları ile ilgili Hayrabolumuzda hep beraber miting yapmıştık. Geçen sene buğday fiyatı 9 lira 25 kuruş açıklanmıştı. 1,5 liralık takviyeyle birlikte çok büyük sıkıntılar çekilmişti. Bu sene için en az 16,5 lira buğday fiyatına ihtiyaç vardı. Ama maalesef buğdaya 13,5 lira fiyat verdiler. Geçen sene 9 lira 25 kuruş verdikleri fiyatı bu kadar artan maliyetlere; mazot maliyetine, gübre maliyetine, işçilik maliyetine rağmen 13,5 lirada bıraktılar ve buğday üreticisini perişan ettiler. Bakın elimde kilosu 13,5 lira olan buğday var. Bu buğdaydan, kilosu 13,5 lira olan buğdayı satıyorsunuz. Bir kilo buğday satarak, bunun sonucunda 250 gramlık bir ekmek bile alamıyorsunuz. Bir kilo buğdayla bir ekmek aldırmayan bu hükümete yazıklar olsun. Zaman zaman Faik Bey’i haksız eleştirirler, ben de derim ki ‘Bu ülkeyi krize sokarsınız, Faik Bey çıkarır.’ Ekmeği, ekmeğinizi Faik Bey’e emanet ettik. İktidarımızın tohumlarını Nurten Hanım’a emanet ediyoruz. Faik Bey bu ekmek büyüyecekse sen büyüteceksin.”

“TÜRKİYE, SIĞIR İTHALATINDA DÜNYA ŞAMPİYONU OLDU”

“Kuraklık ve don felaketi Tekirdağ’da üreticiyi vurdu. Buğdayda, üzümde, şeker pancarında yaşanan kayıplar, bu ülkede çiftçilerin canına tak ettirdi. Bu iktidar maalesef zararları karşılama noktasında son derece isteksiz. Buradan iktidara sesleniyoruz. Böyle iktidar olunmaz. Böyle hükümet olunmaz. Bu kadar zarar varken çiftçiler ve köylüler böyle yalnız bırakılmaz. Çekilin kenara; çiftçilerin, köylülerin, hayvancılıkla uğraşanların dostları gelsin. Halkın partisi Cumhuriyet Halk Partisi gelsin. Millet bir rahat nefes alsın. Tekirdağ’ın derdi çok. Tekirdağlı üreticiler çok çalışırlar, çok rekor kırarlar. Verimde rekor kırarlar, hasatta rekor kırarlar. Ama maalesef o rekorların kırıldığı, çok paraları kazanıldığı, geçimin iyi olduğu, traktörlerin yenilendiği, tarlaların alındığı, üç gece-dört gün düğünlerin yapıldığı günler maalesef çok gerilerde kaldı. Ama buradan hepinize söz veriyoruz ki; o günleri geri getireceğiz, ant olsun ki geri getireceğiz. Ant olsun ki geri getireceğiz. Maalesef Türkiye bu sene yurtdışından sığır ithalatında dünya şampiyonu oldu. 10 yılda toplam 8 milyar dolar canlı hayvan ithalatına para ödendi. Besici Uruguay’dan dana alıp satsa 6 bin lira para kazanıyor. 6 bin lira. Ama kendi besleyip büyüttüğünde, 36 bin lira zarar etti bu sene. Kendilerine yerli ve milli diyenler Uruguaylı çiftçinin ürettiğine dünyanın parasını verip, kendi yerli, milli, alnının terini akıtan üreticimize zarar ettirdiler. Hayvancılıkla da uğraşsa, besicilikle uğraşsa, süt üreticiliği de yapsa, buğday da üretse, pamuk da çay da narenciye de. Türkiye’nin dört bir yanındaki çiftçilere sesleniyorum: Bu iktidar sizin düşmanınızdır, dostunuz Cumhuriyet Halk Partisi’dir. Yüzünüzü güldürmeye geliyoruz.”

“BU KRİZİN TEK SORUMLUSU ERDOĞAN’DIR”

“Bugün çiftçi üretiyor ama kazanamıyor. Çiftçinin ürettiğini asgari ücretli, emekli alamıyor. Bir yanda servetine servet katanlar var, diğer yanda her geçen gün biraz daha yoksullaşanlar var. Türkiye tarihinin en büyük gelir adaletsizliğini yaşıyoruz. Yıllardır hep o yıllarla anılan krizler vardı. Hatırlayın 94 krizi, 2001 krizi, 2008 krizi gibi. Bu krizler o yıl, bilemediniz takip eden yıl atlatılır geçerdi. Ancak 2018’den beri Türkiye bir krizin içine girdi ve çıkamıyor. Çünkü krizin yılla ilgisi yok. Krizin getirilen sistemle ilgisi var. Bu krizin bir tane sorumlusu var. ‘Her şeyi ben bilirim’ diyen, ‘Ben ekonomistim’ diyen, ‘Dış politikayı ben bilirim’ diyen, çiftçiye, üreticiye had bildiren, herkese sataşan, tepeden bakan, tek adam, tek adam Erdoğan. Bu krizin tek sorumlusudur. Bu yüzden Türkiye’nin içinde bulunduğu kayıp yıllardan kurtulmak için, ileriye umutla bakabilmek için, buğdayını üretip de sattığında borcunu kapatabilmek için, borçlu kalmamak, faiz altında ezilmemek için, ürettiğin sütten para kazanmak için, besicilikten para kazanmak için, ayçiçeği üretince para kazanmak için bu iktidarın değişmesi lazımdır, değişmesi şarttır. Bunun için buradan hep bir ağızdan sesleniyoruz: Ey Erdoğan, Ey Erdoğan. Ben halkım. Ben milli iradeyim. Adayımı bırak, sandığı getir. Adayımı yanımda, sandığı önümde görmek istiyorum. Sandık gelecek, bu iktidar gidecek. Ve Cumhurbaşkanı Ekrem İmamoğlu olacaktır.”

“MAZOTU KONUŞTU, BEŞ GÜNDE 55 LİTRE KAYIP YAŞANDI”

“Bu iktidarın gitmesinde bakın en çok kimin menfaati var? 2002 yılında asgari ücretli, aldığı asgari ücretle 7 çeyrek altın alıyordu. Bugün asgari ücretli aldığı asgari ücretle sadece 3 çeyrek altın alabiliyor. Her asgari ücretli, her ay 4 çeyrek altın zarardadır. Yine bu iktidar geldiğinde her emekli, en düşük emekli maaşını alan emekli 8 çeyrek altın alıyordu. Bugün en düşük emekli maaşı 2 çeyrek altın alıyor. Bu iktidardan önce 8, bu iktidar döneminde 2 çeyrek altın. Bu kayba can dayanmaz. Ben altının hesabı yapınca Erdoğan bazen diyor ki, ‘Altın hesabını bırak.’ Bırakalım. Buradayız. Tekirdağ’dayız. Ayçiçeği, çiçek yağının anavatanındayız. Sadece bir seneye baktım. Bir seneye. Beş litrelik teneke ayçiçek yağı, geçen sene 295 liraymış, bu sene 450 lira olmuş. Yüzde 52 zam almış. Geçen sene asgari ücretli, asgari ücreti ile 58 litre ayçiçek yağı alırken, bu sene 49 litre alabiliyor. Yine aynı hesapla geçen sene bir emekli, maaşıyla 42 litre ayçiçek yağı alırken, bu sene 32 litre alabiliyor. Asgari ücretlide 9 litre, emeklide 10 litre kayıp var. Ey asgari ücretliler, ey emekliler, evinize, mutfağınıza bir hırsız dadanmış. Çeyrek altınlarınızı, sofranızdan yağınızı, ekmeğinizi, sütünüzü, emeğinizi çalıyorlar. Bu hırsızlara bundan sonra geçit vermeyin. Bu iktidarı gönderin, ekmeği de kurtarın, emeğinizi de kurtarın. Geçen hafta ilk kez mazot 50 liraya geldi. Mazot 50 liraya gelince grup toplantısında dedim ki, ‘Bakın eskiden şöyle bir durum vardı. Mazota zam geliyordu, bundan bizler şikayet ediyorduk. Birileri AK Parti’yi savunacak ya ‘Fark etmez, ben zaten 50 liralık mazot alıyorum’ diyordu.’ Bakın o günden bugüne, Tayyip Erdoğan asgari ücreti mazota vurup ‘445 litre mazot alıyor’ demişti. O günden bugüne alınabilen mazot 390 litreye düştü. Beş günde 55 litre mazot kayba uğradı, işte size 50 liralık mazot. ‘Ben 50 liralık mazot alıyorum’ diyenlere bir haftadaki kaybı bir kez daha gösteririz. Memleketi bu hale getirenlere, çiftçileri bu hale getirenlere yazıklar olsun. Bunun hesabını hep beraber soracağız.”

“HESAP YAPIYORSUN DA ARTIK ARABA ALABİLEN Mİ VAR?”

“Bugün Tekirdağ’da bir biçerdövere bindik, buğday hasatı yaptık. Dediler ki ‘’Ne hesabı yapacaksın Tekirdağ’da?’ Dedim ki ‘Altın söyleriz, mazot söyleriz, ayçiçek yağı söyleriz.’ Benim bir akraba dedi ki ‘Bir araba hesabı yap be ya’ dedi. Dedim ‘Nasıl araba hesabı yapacağız?’ Dedi ki ‘Tayyip Bey diyor ki arabanın deposu şu kadara doluyor, bu kadara doluyor. Artık araba alabilen mi var? Bir araba hesabı yap.’ Kendi yapmış, söyledi. Baktım, şaşırdım. Öyle bir hesap yapmış ki Bulgaristan, Yunanistan, Romanya’dan bir hesap yapmış. ‘En uygun araba Renault Clio’ diyor. ‘Çok uzağa gitme’ diyor, ‘Şurası Yunanistan’ diyor. Diyor ki ‘Yunanistan’da asgari ücretli 20 ay çalışınca sıfır bir Renault Clio alıyormuş. Bulgaristan’da 35 ay çalışınca, 35 asgari ücret bir yeni Renault Clio alıyormuş. Romanya’da, daha ötede 21 ay çalışınca Renault Clio alıyormuşsun. Almanya’da Hans, sekiz aylık maaşını verdiğinde Renault Clio alıyormuş. Hans 8 ayda alıyor ya, bizim Tekirdağlı Hasan abi 67 ay çalışınca bir Renault Clio alıyormuş. 67 ay. Tayyip Bey, Almanya’da sekiz asgari ücret bir araba alıyor, Türkiye’de 67 asgari ücret bir araba alıyor. Sen halen daha arabanın deposunu asgari ücretli kaç paraya doldurur onun hesabını yapıyorsun. Türkiye’de emeği bu kadar ucuzlatan, emeği bu kadar sömüren, asgari ücretlinin, emekçinin alnının terini bu kadar sömüren bir iktidar gelmedi, bundan sonra da gelmeyecek. Bunları göndereceğiz, alın terinin kıymetini bilenleri getireceğiz.”

Anasayfa Reklam Alanı 1 728x90

0 Yorum

Henüz Yorum Yapılmamıştır.! İlk Yorum Yapan Siz Olun

Yorum Gönder

Lütfen tüm alanları doldurunuz!

Yazarlarımız

Eskişehir Nöbetçi Eczaneler

Anket

Sidebar Alt Kısım İkili Reklam Alanından İlki 150x150
Sidebar Alt Kısım İkili Reklam Alanından İlki 150x150

E-Bülten Aboneliği